1 2 3 4 5 Bu kodu kullana

28 Şubat 2012 Salı

Pazarın Güneşi Aklımda Kaldı...



           Kar gelecek dediler. Puslu karlı bir havaya hazırdım. Sabah kalkmakta hiç acele etmedim. Kapıcının servis ziliyle fırladım yataktan. Uykulu uykulu  aklıma gelen bir şeyler ısmarladım.  Konca'ya sigara, yapacağım mercimek salatası için maydonoz,kaşar falan.

           "Ne çok uyudun? "  dedi Konca. O biraz uykusuz bu aralar. Kıskandı galiba. Ben de en çok kaşla göz arası çabucak uyuyan insanları kıskanırım.

            Bugün temizlik günüm. Pazardan Salıya aktardım. Pazar günleri oğul geliyor. "Bıktım senin temizliğinden yaa!" diyor. Salıda zaten pek sevmediğim günlerden biri.

            Sildim süpürdüm. Kızgül'ün yaptığı yorgunluk kahvesi pek güzel geldi.

            Pazar günü Bostancı- Caddebostan sahil yolunda kendimle yürüyüşe çıkmıştım.

            Aklımda sevdiğim şarkılar, kalabalığa karışıp yürümüştüm. Bir yandan da fotoğraf çekerek.

            Güneş ne güzel bir şey. Güneşli bir gün mutlu olmamak imkansız sanki...



  
             Tazecik çiçekler ekilmişti...

            

         

               Deniz yine sonsuz huzur veriyordu.



              İnsanlar, çocuklar, köpecikler yürüyorlar yürüyorlar huzurları birbirine karışıyordu...



              Suadiye barınakta kendime buruk ve güzel bir çay ısmarladım.

24 Şubat 2012 Cuma

Umut





             Penceremden  arka bahçeye bakarken gördüm onları. Soğuk bir şubat ayı. İki gül açmış. Ben onlara onlar bana bakıyorlar.

             İçimi umut doldurdular... İndim aşağıya. Resim çektim. Kedilere sordum. "Gülleri gördünüz mü?"

             Biliyorum daha bahara var. Ama açmışlar işte...

             "Bu sabah mutluluğa aç pencereni
             
              Bir güzel arın dünkü kederinden 

              Bahar geldi  bahar geldi güneşin doğduğu yerden

              Çocuğum uzat elini"    

                                                     Ataol Behramoğlu.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Dün Bugün





                 Dün, kötü havaya şartlandığımdan mı nedir evden dışarı çıkmak istemedim. Hava soğuktu ama beklenen kadar da kötü değildi. Kalın bir şeyler giydim üstüme. Kırıklığım vardı sanki. Yemeklerimi yaptım. Kitap okudum. Bol bol çay demledik kızgülle.

                Dünkü rehavet bugün de devam ediyor. Sabah kalktığımda kafam kocaman,  boğazım da biber gibi yanıyordu. Hemen karanfilli ada çayı yaptım.  Hem içtim hem gargara yaptım.

                Sonra hasta olmama kızdım. Dün de bütün gün evdeydim zaten.  Aldım elime bir bez camları silmeye başladım.

                Sildikçe açıldım sanki. Güneşli bir hava var dışarda. Ben dolaşmaya çıkıyorum şimdi. Kalabalığın içine karışmaya gidiyorum.

                Sokakta olmanın eve dönüşünü seviyorum en çok.  İnsanların arasında dolaşıp onların hikayelerini ve hayatı hissetmeyi seviyorum.



             

12 Şubat 2012 Pazar

Bir Kitap...



               

                Yakup Kadri'nin "Ankara" romanını okudum.  Milli Mücadele yıllarında ve sonrasında Ankara ve değişiminin hikayesi,  roman kahramanı Selma'nın arayışları ve yaşadıklarına paralel,üç bölümde anlatılmakta .

                O zamanki bağlık bahçelik Ankara'yı ve  bildik semtlerinin o günkü hallerini okumak hoşuma gitti.

                Bana Kargı'yı hatırlattı nedense. İlkokul 5. sınıfta babamın tayini Çorumun kazası Kargı'ya çıkmıştı. Bahçesinde kardeşimle bol bol oynadığımız, duvarlarından çocukların merakla bize baktığı bir  lojmana yerleşmiştik. Daha sonra çocuklarla kaynaşıp birlikte oynadık.

                Her film değiştiğinde kasabanın tek sinemasında yerimizi alırdık. Yerli hanımlar sinemaya gelmezlerdi. Memur aileleri "balkonda" otururlardı. Annem orada bir kere bile alışverişe çıkmamıştı. Hanımların çarşı pazarda dolaşması ayıptı. Her şeyi babam alıp getiriyordu.

                Soğuk havalarda okula giderken annem önlüğümün altına pantolon giydirirdi Küçük çocuklar bu yüzden bana taş atarlardı. Ben de anneme "Bana pantolon giydirme taş atıyorlar." diyemezdim. Kendimce bir çözüm üretmiştim. Okula giderken ceplerimi kağıtlı şekerlerle dolduruyor çocuklara veriyordum. Böylece rüşvet vermeyi öğrenmiş oldum.

                 Bir de ortaokulda şapkalarımız vardı. Kargı'da insanlar kızların şapka giymesine çok tepkiliydi. Yolda durdurup bir şeyler söylerlerdi. Biz de okul dışında elimizde taşırdık. Bu sefer de öğretmenler kızardı.

                 Kargı'da yaşadığım en güzel şey Nermin'le yaşadığım arkadaşlığımızdı. Nermin'le ömrümün daha sonraki  günlerinde gülmediğim kadar çok gülerdik. Yıllar sonra birbirimizi bulduğumuzda "Bütün gülmelerimizi o zaman bitirmişiz galiba."dedik.

                 Şimdi Kargı'nın ne kadar çok değiştiğini Nermin'den dinliyorum. Gitsem görsem keşke. Artık Nerminlerin evi de yok ki.

10 Şubat 2012 Cuma

Bebecik Elbisesi

          Ördüğüm bebek elbisesi bittiii!  Ama arada bir yelek ördüm. O kadar da tembel değilim. Bu bebek elbisesini çok sevdik hepimiz. Hele Kızgül bayıldı. "Anne bunu sakın kimseye verme ben saklayacağım" dedi:))


          Yani bu elbise gelecekteki torunumun ilk elbisesi...

          Dün Kızgül'ün sınavları bitti neyse. Onla beraber ben de strese girmiştim. Artık bir Kadıköy, bir sinema keyfi yaparız. Kitap alırız. Kızgül'ümle gezmeyi özledim.


           Bugünkü menüde kuru fasulye pilav var. Kızgül hiç sevmiyor. Ona çakma gözleme yapacağım. Hazır yufkadan. İçine biraz un serpiyorum. Teflonda az yağla pişiriyorum. Açma gözleme gibi oluyor. Kızgül pek seviyor.

          
           Herkes aynı yemeği sevse ne güzel olurdu. Yemek işi çok kolaylaşırdı. Annemle günlük telefon konuşmamda önce "nasılsın?" diyorum. Sonra "bugün ne pişirdin?" Bazen kopya çekiyorum ondan...






          
          

6 Şubat 2012 Pazartesi

Bir Tas Sıcak Çorba



            Ah! Var mı bir tas mis gibi çorbanın yerini tutan? Hele soğukta üşümüşseniz. Yorulmuş ve biran önce eve atmak istemişseniz kendinizi. Çorbadan güzel ne olabilir ki...

            Ankara'ya gidip gelmek, karda eve kapanmak  derken sporu ihmal etmiştim. Tabi sonuç belli. Terazi mi bozuldu yoksa? Falan dedim ama ııh! O doğruyu söylüyor.

             Ben boğazımı pek tutamam ama sporla işi hallediyorum. Neyse bugün kaldığımız yerden devam spora başladım.

             Bir güzel çalıştım. Üstüne yeşil çayımı içtim. Sonra eve geldim, geçtim ocağın başına . Yukarıdaki patates çorbasını yaptım. Ben  hemen hemen her sebzeden aynı tarzda çorba yapıyorum.

              Patatesleri, bir soğanı ve bir diş sarımsağı doğrayıp üstünü örtecek suda haşlıyoruz. Patatesler yumuşayınca blendere atıp hallediyoruz. Üstüne et veya tavuk suyu ve biraz irmik ilave ediyoruz. Çorbanız kaynarken blendere bir yumurta kırıp, biraz da yoğurt. Karıştırıyoruz ve  çorbaya alıştıra alıştıra ilave ediyoruz.

              İstediğiniz baharatlarla tatlandırabilirsiniz. İşte mis gibi çorbanız hazır. Dumanı tüte tüte için...

4 Şubat 2012 Cumartesi

MİM Geldiii



             Sevgili Lale' den bu mim bana. Gençliğimizdeki anket defterlerimizi hatırlattı bana. İşte sorular ve cevaplarım. 

             * Sence çok anlamlı bir söz...  Mevlana'dan gelsin. Gerçek aşkta ne vefa vardır ne cefa.

             * Makyajında olmazsa olmazın... Hasta bile olsam aynada çipil çipil gözlerimle bakmak istemem. Hemen kıyısından köşesinden boyarım. Bu soruya göz kalemi diyorum.

             * Uyguladığın güzellik tüyosu nedir...  Oooo! Mutfağa girerim duyduğum her tarifi denerim.

             * En sevdiğin çiçek...  İlle de sardunya.  O az şey isteyip çok şey veren çiçeğe bayılırım.

             * Nefret ettiğin bir şey... Hiç mazeretleri olmadığı halde keyif için yalan söyleyen insanlar.

             * En çok sevdiğin iltifat...  Çocuklardan duyduğum hoş sözlere bayılırım. Ağzım kulaklarıma varır. Çünkü onlar gerçekleri söylerler:)

             * Favori kitabın...  Şu an aklıma gelen " Bir Gün Tek Başına" Vedat Türkali

             * Sana görünüş olarak yakın bulduğun ünlü... Yok ne yazık ki.
            
             * Herkesin sevdiği ama senin sevmediğin bir ürün... Herkes sever mi bilmem ama yumurta pişirme makinesini gördüğüm zaman hem şaşırmış hem sinir olmuştum. Pes! Yumurtanı da koy bir kaba pişir yani.

             * Şu an en çok almak istediğin kozmetik ürün... Kalite bir parfüm almak isterim hep kıyıp alamam:))


              İşte böyle. Bende bu mimi Sevgili Asuman'a , Sevgili Hülya'ya ve Sevgili Swotpısces'e yolluyorum...