Nette dolaşırken rastladığım bu video beni o eski radyolu günlerime götürdü.
Çocukluğumda evimizin en gözde eşyasıydı radyo.
Arkadaşlarımıza "Bizim radyomuz Pihilipis marka" dediğimiz, ahşap, önünde tuşları olan bir radyoydu. Kardeşimle o tuşlarla oynamaya bayılırdık gizli gizli.
Büyükler "ajans" saatini hiç kaçırmazlardı. O saatlerde hiç gürültü yapamazdık. Baba "ajans" dinlerdi.
"Orhan Boran ve Yuki"yi, "Çocuk Saati"ni, arap bacılı "Uğurlugiller Ailesi"ni çok severdik.
Sonra pilli küçük radyolar çıktı. Hani şimdi deprem çantalarında bulundurulması lazım olanlardan...
O küçük radyolara sahipsek bizden mutlusu yoktu. Geceleri radyoyla yatar, müzik dinlerdik. Dinlerken uyuyakalırdık, sabaha radyonun pili bitmiş olurdu.
Annemle "Arkası Yarın" ı hiç kaçırmazdık. Çok çok güzeldi. Radyoyla mutlu mesut yaşardık.
Ta ki televizyon gelip yerine kuruluncaya kadar.